UA-38825175-1 Google+ YAŞAMDAN SÜZÜLENLER: SOSYAL MEDYA;AKBABALAR GİBİ

25 Kasım 2012 Pazar

SOSYAL MEDYA;AKBABALAR GİBİ


25 KASIM 2012 Sosyal medya paylaşımım


AKBABALAR GİBİ
Akbabalar gibi çöktüler Cumhuriyetin üzerine. 

Sanki sahipsizmiş gibi. Üç-beş kişiyi haksız yere hapse atmakla, medya patronlarını hapisle-vergi cezaları ile tehdit edip susturmakla, omurgası olmayan tombalak paşaları emir altına almakla, sapık emellerine ulaşacaklarını sanıyorlar.

Yaşı benim kadar ve benden 10- 15 yaş genç olanlar bunların gerçek yüzlerini çok iyi bilirler. Fakat 1970 den sonra doğanlar(nüfusun yaklaşık %40ı) hem bunları bilmezler ve yalanlarına inanırlar, hem de 1950 Türkiyesini hatta 1980 Türkiyesini bilmezler. Bunları bilmeyenlerin Cumhuriyetin ve Devletin nasıl kurulduğunu da bilmeleri mümkün değildir.

19 Mayıs törenleri yasaklanınca da şaşırıp kalırlar.
Özellikle gençlere,çocuklarımıza-torunlarımıza-yakınlarımıza bunları açık-açık ve defalarca anlatmalıyız. İran, Afganistan, Pakistan, Arap ülkeleri önümüzde ayna gibi duruyor…

O zaman işe, Cumhuriyeti anlatmakla başlayalım;
Bizim Cumhuriyetimiz bir ideoloji falan değildir. Cumhuriyetimiz, tam bir ölüm-kalım savaşıdır.

En yalın anlatımıyla, Türk Ulusunun yok olmaya karşı canıyla-kanıyla- tırnaklarıyla verdiği bir direniş savaşıdır.

Yukarıdaki görüşlere sahip zavallıların yalanla, çarpıtmayla özünü değiştiremeyecekleri kadar ciddi ve ölümcül bir savaştır.
Cumhuriyet aynı zamanda , bizi parçalamaya kararlı dış güçlerin Türklere olan insanlık dışı nefretlerinin büyüklüğünü gösterir.
Emperyalist Devletlerin bugün de içimizdeki cemaat-tarikat beslemeleriyle yaptıkları işbirliği, aynı düşüncenin 21. Yüzyıla taşınmış versiyonudur.

Cumhuriyet, ne bizlere armağan edildi ne de gökten indi.

600 yıllık Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasından sonra, atalarımız- dedelerimiz kendi evimizi, kendi vatanımızı yeniden inşa ettiler…

1877-1878 Rus Savaşı başlarında Çar Aleksandr; İngiltere, Fransa ve Avusturya-Macaristana çektiği telgrafta; Yüzyıllardan bu yana Avrupayı ve uygarlığımızı rahatsız eden ve Balkan ve Makedonya halkını ezmekte olan Türk egemenliğine son vermenin bize nasip olmasını İsanın lutfu sayıyorum diyordu.
Ruslar, Gazi Osman Paşa komutası altındaki Türk Ordusu karşısında şok yaşadıktan sonra, Yeşilköye zafer anıtı diktiler.

Ruslar, İngilterenin baskısıyla İstanbula girmeden ülkelerine döndüler ama, Osmanlı İmparatorluğunu Balkanlardan sildiler.
Yunanistan 35 yıl önce bağımsız olmuştu.

Sırbistan-Karadağ-Bulgaristan ve Romanya da bağımsız oldular.

Ege adaları elimizden gitti.

Kıbrıs İngilterenin oldu. Doğu Anadoluda ki şehirlerimiz Rus Devrimine kadar onların elinde kaldı.

Kurtuluş Savaşımızdan 10 yıl önce, Trablusgarp Savaşıyla(1911) Kuzey Afrika elimizden çıktı.

Balkan Savaşında(1912) Sırbistan-Bulgaristan- Karadağ ve Rumeli tamamen kaybedildi.

Bulgar Ordusu bir ara Çatalcaya kadar geldi.

Tarihin en büyük soykırımına ve insanlık dışı uygulamalara Balkanlarda biz Türkler maruz kaldık.

Yüzbinlerce Türk o bölgelerden kaçarak Türkiyeye sığındı.

12 adalar İtalyanların eline geçti. Mısır ve Kıbrıs İngilterenin sömürgesi oldu.
Sarıkamış Savaşında(1914-1915) 90 bin kişilik ordumuz soğuktan donarak öldü.
1915 Çanakkale Savaşını 200 bin şehit vererek kazandık…

Fakat 1919da Yunanlılar İzmire, İtalyanlar Antalyaya, Fransızlar İskenderun-Antakyaya çıktılar. 1920 Mart ayında İstanbul işgal edildi.
Viyanadan Basra Körfezine, Kafkaslardan Cezayire kadar uzanan imparatorluktan biz Türklere; Kuzeyde Zonguldakla Giresun, Güneyde Bilecik-Afyon-Kayseri arası ve daha doğuda Tunceliyi içine alan bölge bırakılmıştı…
Bu yüzden Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet, soyumuzu kurutmaya and içmiş bir emperyalist saldırıya, sömürge olmaya ve işgale karşı, tüm insanlarımızın katıldığı bir ölüm-kalım savaşıdır.
Bugün utanmadan Osmanlı propagandası yapanlar, aynı zamanda tarihimize de saygısızlık yapmaktadırlar.
Osmanlıcılıkla, Osmanlı tarihini birbirinden ayırmalıyız. Bugün bize Osmanlıcılık dayatmaya çalışanlar, İngilizlerle beraber hareket eden Arapların ve Hilafet-Şeriat taraftarlarının birlikte Osmanlı İmparatorluğunu yıktıklarını bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar.
Fakat esas amaçlarını gizlemek için bu yolu kullanıyorlar.

İslam Cumhuriyeti ve şeriat özlemcilerinin gerçek niyetlerini saklamak için kullandıkları bir perdedir Osmanlıcılık…
Özet olarak vermeye çalıştığım gibi, içte ve dışta savaşarak, boğuşarak, her türlü imkansızlıklara rağmen kurulan Cumhuriyet, gerçek bir mucizedir. Savaştan sonra, hür dünyaya nasıl katılacağımız planlanmaya başlandı…
1911den bu yana neredeyse tüm dünya ile savaşmış atalarımız-dedelerimiz, Cumhuriyetin 10. Yılında; 10 yılda her savaştan alnımızın akıyla çıktık, şimdi kalkınma savaşı başlatıyoruz diyebildiyseler bu mucize,
Büyük Atatürk ile beraber Cumhuriyeti kuranların eseridir.

Türkiyenin kalkınması kelimenin tam anlamıyla bir başarıdır. Genç nesilleri Cumhuriyetten soğutmak isteyen Hilafet ve Şeriat taraftarları bilerek bu kalkınmayı kötülerler.
Gençler şunu gayet iyi bilmelidir.

Bizim başımıza gelenler, dünyanın en güçlü devletinin başına gelseydi, bırakın kalkınmayı o devlet, tarih sahnesinden çoktan silinmişti.
Yaşadıklarımızı maddeler halinde yazalım;

*1. Dünya Savaşı ertesinde yaşadığımız yoksulluklar,

*Osmanlının tüm borçlarının Cumhuriyet tarafından, son kuruşuna kadar ödenmesi,

*2. Dünya Savaşının getirdiği tüm olumsuzluklar,

*Cumhuriyet ilanından bu güne kadar, dış kışkırtmalı 28 silahlı kalkışma,

*Demokrasimizde zaman-zaman yaşadığımız kesintiler,

*Atatürkün ölümünden itibaren üzerimizde oynanan oyunlar,

*Kıbrıs Sorunu sebebiyle maruz kaldığımız ambargonun yol açtığı ekonomik kayıp ve yaptırımlar,

*1960lı yıllardan beri Türkiye üzerinden geçen uyuşturucu trafiğinin (yıllık 50 Milyar Dolar) sonucu ortaya çıkan kara paranın teröre, anarşiye, silah ticaretine gitmesi ve binlerce gencimizin birbirine kırdırılması,

*1983 yılından beri milletçe boğuştuğumuz, dış destekli Kürtçü-Bölücü terörün sebep olduğu 54 bin insanımızın katledilmesi ve 300 Milyar Dolardan fazla ekonomik kayıp,

*Ortalama %2,6 gibi çok yüksek bir nüfus artışı ve köylerde kentlere gerçekleşen plansız büyük göç,

*Dıştan kurgulanan ve tedbirini alamadığımız ekonomik krizlere rağmen,

*Hepsinden önemlisi, hızlı ve sağlıklı çalışamayan bir devlet sistemine rağmen,Türkiye son 20-25 yıldır dünyanın en büyük 20 ekonomisi içindedir.
AKP İktidarının Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan dış borcun tam ÜÇ KATI borç yapması ve Cumhuriyetin yokluklar içinde yarattığı tüm eserleri yok pahasına satmasına rağmen hala ayaktayız…
Türk Milleti olarak her türlü ekonomik kaybı göze alabiliriz. Nasılsa ilerde tekrar kazanırız.
Fakat Cumhuriyetimizi kaybettiğimiz anda hem geçmişimize, hem kendimize, hem de geleceğimize ihanet etmiş oluruz…

Herkesin, kendine gelme ve sorumluluklarını hatırlama zamanıdır.
Geçmişi ve düşünceleri belli bir bakan çıkıyor ve 19 Mayıs Törenlerini iptal ettim diyebiliyor.

Birkaç kişiden başka kimseden ses yok.

Aynı hükümet bankalarda ki paralarınıza el koydum dese aynı şekilde suskun kalınacak mı?
Cumhuriyet-Özgürlük- Çağdaşlık paradan daha mı değersiz?...
Haddini bilmeyen bu bakana birer mesaj, birer mektup yazmaz mıyız, o kadar mı korkuttular bizleri?
O zaman lütfen bu yazıyı tekrar okuyalım,

Atalarımızın hangi şartlarda bizlere bu cennet vatanı ve Cumhuriyeti bıraktıklarını bir daha anlamaya çalışalım.
Ve özellikle rica ediyorum,

Bu yazıdaki fikirlere katılıyorsanız lütfen dağıtalım ve çevremizdeki gençlere mutlak okutalım.
Sağlık ve başarı dileklerimle 17 Ocak 2012
RİFAT SERDAROĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hesabı olmayan dostlar yorumlarında Anonim seçeneğini kullanmalıdırlar.