UA-38825175-1 Google+ YAŞAMDAN SÜZÜLENLER: İŞ YAŞAMI İÇİN MARKA SİZSİNİZ

25 Aralık 2012 Salı

İŞ YAŞAMI İÇİN MARKA SİZSİNİZ

Yönetici
Ne zordur yönetmek, kendini dahi yönetmekte zorlanan insan için. Yüzlerce, binlerce çalışan ve bu sayının kat kat fazlası müşteriler, sürekli sizden bir şeyler bekler. İş yaşamı zaten yeterince çıkar ve politik savaşlar ile doludur. Ama para da tatlıdır değil mi? Kariyer yaşamında yükselmek, CEO v.s. olmak hayalleri süsler durur.Herkes dikkat etmeli fakat özellikle yönetim kademesindekiler kişisel markalaşma süreçlerine daha fazla önem vermeli ve sürekli ölçmelidirler. Yani, yine öncelikle doğru yönetilmesi gereken şey kendimiz oluruz.
Gelin söyle bir sorgulama yapalım, durumu anlamak için;

- Yönetmek ile iş yapmak arasındaki farkı anladık mı?
- Hem çalışan, hem de yönetim bakış açılarını doğru algılayabiliyor muyuz? Yoksa iki arada bir derede mi kaldık?
- İş süreçlerine yeterince hakim miyiz yoksa oturduğumuz yerden ahkam mı kesiyoruz?
- Önceliklerimizi doğru belirleyerek kılı kırk yararcasına zaman planımız var mı?
- Yönetici olduk, bilmem ne kadar maaş alıyoruz diye burnumuz havalarda mı geziyor.Mütevazilik ölçümüz ne?
- Çalışanlarımıza koçluk, liderlik yapabiliyor muyuz? Yoksa hep isi mi sorguluyoruz? Gün içinde kaç kez hal hatır sordunuz, aileleri hakkında konuştunuz, gözlerinin içine bakarak bir dertleri olup olmadığını anlamaya çalıştınız.
- Kendimizi geliştirmek için gerekli eğitimleri alıyor muyuz. Yoksa “olmuşuz zaten” diyerek kendimizi mi kandırıyoruz.
- Yönetim ve çalışan algısına göre iletişimimize özen gösteriyor muyuz?
- Net, pratik, yalın, çözümcü, uzlaşmacı özelliklerimiz hangi seviyede?
- Gerçek liderliği, koçluğu özel yaşamdaki yakınlarımıza ne kadar sunabiliyoruz? Yoksa işteki stresi onlara mı yayıyoruz, daha çok para kazanacağız diye?
- Kariyer hedeflerimizi sürekli gözden geçiriyor ve yeterli çabayı gösteriyor muyuz?

Balık bastan kokar sözü yöneticiler için ne kadar da uygun bir benzetme. Oturduğumuz koltukta diken üzerinde değil isek o şirkete ve çalışanlara katkımız yok demektir. Sorumluluk ve isi sahiplenme bilinci bizde ne kadar ise çalınanlarımızda da o kadar olacaktır.Kriz dönemlerinde daha dikkatli ama sakin olmak gerekiyor. Olan işi, müşteriyi koruma ve tasarruf önlemleri çerçevesinde şirkete daha fazla katma değer sunmak gerekir. Ümitsizliğe
kapılmadan, daha çok yeni fikirler üreterek zor zamanlar atlatılır. Şirket krizden güçlenerek çıkıyor ise, bu yöneticiler için de geçerli olacaktır.Sürekli vicdan, hakkaniyet muhasebenizi yapın. Oturduğunuz koltuğun, aldığınız maaşın hakkını fazlasıyla vermeye çalısın. Samimi olun, yapay davranışlar markanıza zarar verir. Bilginizi,tecrübenizi paylasın. Ve son olarak yerin altında, bir zamanlar o koltuklarda sizin gibi oturan çok kişinin olduğunu unutmayın.

Girişimci
2009, girişimciler, girişimci olacaklar için pek kolay geçeceğe benzemiyor. Girişimcilik, öyle her benim diyen kisinin cesaret edemeyeceği, sonucu ne olursa olsun takdire değer bir davranış.Önemli olan bu heyecanın dozunu kaçırmamak. Hırslarının, algıların esiri olmamak.

Önce projesi olan, planını yapmış ( çok basit degil ) kişiler için sorgulamalar, öneriler.

- Her fikir illa ki projelendirilerek hayata geçirilecek diye bir sart yoktur. Önemli olan projenize sizin degil, hedef kitlenin inanıp inanmadığıdır.
- Gerçekten girişimci olmak zorunda mısınız? Yoksa garaj hikayelerine mi kandınız? Geç kaldığınızı düşünüp durmayın. Doğru zamanı kollayın ve ticareti öğrenin.
- Yalnız iseniz, yatırımcı bulmak için ne yaptınız? Gerekli sunumları, planları hazırlayarak girişiminizin ne kadarını uygulamaya aldınız?
- Finansal planlamanız ne durumda? Özellikle kriz döneminde. Acele etmek yerine şirket kurmadan, masraf yapmadan projenizi kendiniz geliştirmeyi ne kadar denediniz?
- Başka bir işle birlikte bir süre daha yürüyebilecekse neden istifa etmeyi düşünüyorsunuz ki?
- Davulun sesi uzaktan hoş mu geliyor? Yakından dinleyenlere sorun derim.
- Hem B planınız olsun hem de kariyer yaşamına nasıl geri dönebileceğinizle ilgili senaryolar.
- Su ana kadarki sosyal networkünüz, sizi bir yerlere taşıyacak kapasitede mi? En zor zamanınızda size destek verecek kaç kişi var çevrenizde?

Eğer bu sorgulamadan basarı ile geçtiyseniz “yürüyün”, yürümek ne demek “koşun” derim.

Projesini hayata geçirmiş ama krizle karsı karşıya gelmiş, 2009’da ne yapacağını kara kara düşünenlere de su önerilerim olacak.

- Krize karsı hazırlıklı olmak adına bir şeyler yapmış olduğunuza eminim. Fakat yeterli olmayabilir. Satın alma, satış, stok ve finansal planlamanızı tekrar gözden geçirin.
- Yeni müşteriyi kazanmak daha zor olacak, sadık müşterilerinize odaklanın. Maliyet yaratmadan daha fazla müşteri memnuniyetini hedefleyin.
- Tüm masraflarınızda en az % 20 nasıl tasarruf edebileceğinizi tekrar, tekrar, tekrar düşünün. Bulacağınıza eminim.
- Çok zorda kalmadıkça işten kimseyi çıkarmayın. Olacak ise de saygılı ve hakkaniyete uygun şekilde olsun.
- Boş zamanlarınızda uzun vadeli hedefler için çalışmalara ağırlık verin. Satış yok diye kimse boş durmasın.
- Gereksiz, oyalayıcı is ve kişilerden uzak durun.
- Kanaat edin ve büyüme planınızı bu çerçevede tekrar ele alın.
- Satısı artırmak için daha kısa vadeli, gerilla usulü stratejilere odaklanın.
- Her ne olursa olsun kişisel markalaşma yolunda adımlar atın. Ekibinize de aynı tavsiyelerde bulunun.
- Kötüyü degil iyiyi ve güzeli düşünün. Her şeyde bir hayır olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.
- Özel yaşamınızdaki huzurunuzu hiçbir şeyin bozmasına izin vermeyin.
Daha önce girişimden batarak çıkan biri olarak yaptığım yanlışları sıralasam, buradan size kadar yol olur. Ayrıntılara takılmadan büyük resme ve gerçek hayat projenize bakabilmeniz önemli.Sürekli bir yarış ve hırs baskısı altında kalmayın. Başarılar.

Çalışan
Sadece kriz dönemlerinde degil aslında her zaman için “siz” ve işiniz önemli. Kariyer dünyasının hangi noktasında olursanız olun, gerekli ve yeterli sorumluluğu gösteremezseniz sonuç kötüleşir. Ve her noktada, işimizi sevmesek dahi çok iyi yapmalıyız ki bizi güzel yerlere taşısın. Çok çalışmak
tabi ki önemli fakat bir o kadar da akıllı, verimli, stratejik çalışmak önemli.

2009’da su maddeleri atlamayın;

- Her zamanki gibi işinizi çok iyi hatta daha fazlasını yapmaya devam edin.
- Hak ettiğiniz karşılığı bir türlü alamıyorsanız ya usulünce, kovulmayacak şekilde dile getirin ya da daha iyisini bulana kadar sabredin.
- Sadece maaşa odaklanmayın, bir şirket nasıl yönetilir anlamaya çalısın, öğrenin, tecrübenizi artırın.
- Yönetimle her iletişiminizde konuya onların bakış açısı ile bakmayı deneyin.
- Daha katılımcı olun, öneriler sunun, fayda sağlayın.
- Başarılarınızın reklamını yapın. Uygun bir şekilde, yalakalık yapmadan yönetimin görmesini sağlayın.
- Kişisel tasarruf tedbirleri için alışkanlıklarınızdan vazgeçin.
- Okuyun, öğrenin, egitimler alın ve kendinizi geliştirmeye devam edin.
- Orta ve uzun vadede hangi noktaya gelmek istediginizi sürekli hatırlayın ve az da olsa bu konuda her gün bir şeyler yapın.
- Hem iş yerinde, hem iş dışında sosyal networkünüzü genişletin, iletişiminizi artırın.
- İşkolik olmayın, yaşamın gücünü hissetsin.
- Sürekli iş değiştirmeyin, sabırlı olun, yanlış kararlar vermeyin.
- Çözümcü ve uzlaşmacı olun. Sorunları daha yalın bir mantıkla düsünün.

Bu maddeler uzayıp gider. Sonuçta kişisel markalaşma sürecinde en fazla yer kaplayan olgu, iş yaşamınızdır. Geçiminizi de buradan sağlarsınız. Her iş gününü kendiniz için bir yatırım fırsatı olarak görün. Başkalarına kulak asmadan ama dinleyerek, danışarak işinize devam edin.Motivasyonunuzu kıran, kötümserlik aşılayan, başarısızlık kokan kişi ve durumlardan uzak durun.

İşsiz
Üzgünüm durumunuz için, ama ümitliyim de. Krizden dolayı mı yoksa başka nedenlerle mi işsiz kaldınız bilemiyorum. Ama kaderdeki bir adım olarak görmek ve değerlendirmek gerek. 

Çıkış yolları için bazı sorgulamalar ve beraberinde öneriler aşağıda;

- İşten ayrılma ya da çıkarılma nedenlerinizi gözden geçirerek kişisel hatalarınızı tespit edin.Ama ona buna kızmayın lütfen. Neyi, daha iyi yapabilirdiniz ona bakın. İleride çok işinize yarayacak.
- Özgeçmiş ve kapak yazınız hazır olsun. İligili danışmanlık firmalarına gönderin ve insan kaynakları sitelerine ekleyin.
- İnternetteki sosyal ağ sitelerinde profilinizi en doğru şekilde yansıtın ve networkünüzü geliştirmeye devam edin.
- Bezgin bir şekilde eve kapanmayın. Dostlarınızla durumunuzu paylasın, maliyet getirmeyecek şekilde sosyal hayatın içinde olun.
- Tecrübelerinizi, uzmanlığınızı bir blog aracılığı ile de olsa paylaşın. Kişisel marka duruşunuzu yansıtacaktır.
- Nereden ne çıkacağı belli olmaz. Önemsiz gibi görünen fırsatları dahi değerlendirmeye alın.
- Networkünüz ile daha sıkı bağlantıda olun, vefasızlık yaptığınız kişileri arayın hal hatır sorun. Bunu her zaman yapmalısınız zaten.
- Kimse istemez ama, piramidin neresinde olursanız olun daha düşük seviye ve maaş ile sıfırdan başlamaya kendinizi hazırlayın.
- Farklı işler yapabilme beceriniz var ise sektör bağımlısı olmayın. Farklı sektörler de size çok şey öğretir.
- Maddi açıdan çok zor durumda iseniz geçici olacağını düşünseniz dahi hazır fırsatları değerlendirin.

Bunları söylemesi kolay tabi diyeceksiniz. Size hak veriyorum ama bunların tersini yaptığınızda da elinize bir şey geçmeyecek ki! Aksine durumunuz daha da kötüleşecektir.Bu yazıda, en başta bahsettiğimiz bazı kavramlar ve algı dünyası ile ilgili yazıları tekrar okumanızı öneririm. Durumunuzu o şekilde yorumlayın. Kişisel markanızın değerini başkaları bilmese dahi siz bilin ve tekrar harekete geçin. Evde, battaniyenin altına saklanmayın, televizyona ya da internete hapsolmayın.



KAYNAK:MARKA SİZSİNİZ,MURAT ESENLİ







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hesabı olmayan dostlar yorumlarında Anonim seçeneğini kullanmalıdırlar.