UA-38825175-1 Google+ YAŞAMDAN SÜZÜLENLER: ÖZEL YAŞAM İÇİN MARKA SİZSİNİZ

23 Aralık 2012 Pazar

ÖZEL YAŞAM İÇİN MARKA SİZSİNİZ

Siz
Her insanın kişiliği, karakteri ve tabi ki kader çizgisi farklıdır. Bir insan kainata benzetilir,özellikleri, kabiliyetleri ve doğası nedeniyle. Hem bağımsız bir güç gibi, hem de bir çok etkiye maruz kalarak yasama devam eder. Bu kadar farklılık ve özgürlük, zaten bir insanın kişisel marka durusunu ortaya koymaya yeter. Önemli olan da bu değerleri fark edebilmek ve kullanabilmektir.Bekar olun, evli olun, çoluk çocuk sahibi olun, isterse on binlerce çalışanınız olsun. Ne olursanız olun nihayetinde kendine özel bilinç dünyası olan, bir çok alt kişiliğe sahip bir insansınız. Fakat günlük koşturmaca içerisinde otomatiğe bağlanmış gibi, kendimizi fark etmeyerek bir şekilde savruluruz oraya, buraya.Neyi, nasıl
düşündüğümüz, ne şekilde algılayarak davranışlara dönüştürdüğümüz ve bu davranışlar sürekli yapıldığında nasıl refleks haline geldiğini hepimiz biliyoruz. Kişisel markalaşmamızın virütik düşmanları olan unutkanlığımızı, ataletimizi, bencilliğimizi nasıl yenebiliriz? Sunu yapalım, bunu yapalım diyerek detaylarda kaybolmamak gerek. Yasam, insan,zaman, yaratılış ve yansıma gibi kavramların ne olduğunu anlamaya çalışarak hareketlerimizi bir bütünün parçası olarak düşünmeliyiz. Ve her birinin bir şeyleri etkilediğini, tetiklediğini unutmamak gerek. 

İşte bazı önemli noktalar;

- Kendimize yeterli önemi vermiyoruz. Bozuk para gibi harcıyoruz. Halbuki her insanın bir marka değeri vardır. Kendini sevmeyen insanı başkalarının da sevebileceğini hiç zannetmem. Öncelikle bu değeri sürekli fark edebilmek için hatırlama yolları bulmalıyız.
- Evrendeki devinime göre bizim yasam hızımız aslında çok kısa, saniyelerle ifade edilir. Yıllar bize her ne kadar uzun gelse de. Bu noktada ne kadar aciz olduğumuzu anlamalı ama yasam nimetini en verimli şekilde kullanabilmek için çalışmalıyız. Çünkü başka bir yaratıkta bu özellikler yok.
- Bebekler enerjisini hiç boşa harcamıyor. Ağlıyor maması veriliyor, altı değiştiriliyor,gezdiriliyor. Öğrenmek istiyor, öğreniyor. Çünkü karışanı çok az. Fakat bilgi, bilinç,düşünce, çevre etkisi arttıkça hep doğruyu seçmekle uğraşıyor insan. Ya da aklına eseni yapıyor. Doğruyu, doğru şekilde istemek ve doğru şekilde uygulamak gerek. Negatif enerjilerden uzak durmalı, olumsuz, kötümser düşüncelerden ve gereksiz bilgi yığınından kaçmalıyız.
- Gereksiz ya da imkansız, ütopik hedeflere takılmamak gerek. İster internet projesi yapın,ister manav olun fark etmez. Önce hayat projenizi ele alın. Sizin için en değerli olan 5 madde yazın ve bu çerçevede hedeflerinizi tekrar gözden geçirin.
- Yalnızlık çekiyoruz. Çevremize yapmacık davranışlar sergileyerek çok sevildiğimizi, ne çok eğlendiğimizi düşünüyoruz. Çıkar dünyasının çarkları arasında biz de bir dişli olarak yerimizi alıyoruz. Her hangi bir zorlukta, sıkıntıda, depresif durumda asıl yardımın içimizden gelmesi gerektiğini anlıyoruz. Ve manevi olarak kalbimize, aklımıza ise yarar bir şeyler dolduramadığımızı fark ediyoruz. İlişkiler dünyasında kendinizi kaybetmeyin, doğru yerlerde, doğru kişilerle, uygun zamanlarda iletişime geçin. Ve hiçbir iletişimin sizi kendinizle olan iletişiminizden koparmasına izin vermeyin.
- Faydalı olmayı önceki konularda anlatmaya çalıştık. Bunu bir emir olarak algılayın. Her hareketinizin size, çevrenize ve tüm varlığa ne faydası var? Düşünün, sorgulayın.
- Ne toplumsal geçmişinizi, ne de kişisel tarihinizi unutmayın. Başarıları da, hataları da not edin, hatırlayın, gençlere anlatın. Yaşamımız tekrarlardan ibaret sanki. Çünkü beynimizin arka lobu dahi bizi buna zorluyor. Bildiğimiz, alışık olduğumuz şeyleri yaptırmaya çalışıyor.Ön lop ise tam tersine “yeni, yaratıcı, innovatif olanı yap” diyor.
- Başarının yolu süreç takibi ve sonuç kontrolünden geçer. Analizin gücünü keşfetmek gerek.Saniyelerin toplamı, harflerin toplamı, adımların toplamı, anlık düşüncelerin toplamı bizi bir yerlere ulaştırır. Ulaştığınız bir çok yerin yanlış olduğunu göreceksiniz. Hedeften sapmadan, daha kısa, daha kısa aralıkları inceleyin. Hataları oralarda bulmaya çalısın. İs dünyasında da bu geçerli, özel yasamda da.
- Niyetleriniz, dilekleriniz düşüncelerinize ve dolayısıyla hayatınıza yön verir. Her kötü düşünce zihni bulandırır, kötü tavırlar da kalbinizi kapkara bir tas haline getirmeye baslar.Emin olun ki temizlemek çok zordur. Bakın dini argümanlardan bahsetmiyorum bir insanın içindeki iyilik, sabır cevherinden bahsediyorum.

İster bu maddeleri örnek alın isterseniz oturun kendi maddelerinizi yazın. Ama ne olur kendinizden uzaklaştığınız anda bir alarm sisteminiz olsun. Sürekli aldanıyoruz, gördüğümüz,algıladığımız her şeyin doğru, gerçek, faydalı olduğunu düşünüyoruz. Aslında bu dünyadaki her şeyin de bir yansımadan ibaret olduğunu kavrayamıyoruz.

Aileniz
Dar çerçevede Aile, kutsal bir daire. Ortak genlerden, ortak kültürlere varana kadar her bireyi, et tırnak seklinde bir biri ile bağlantılı. Ama her insanın kişiliği ve kaderi de farklı. Anne, baba olmayı, çocuk o duruma gelince anlayacak. Anlayana kadar da bir çok yanlışlar yapacak belki. Kardeşler büyük
güç, destek, sevgi dayanağı. Anlaşmazlıklar olabilir. Saygı, hoşgörü ve dayanışma, temel prensipleri.Hani anlatılır ya 10 yasında babam her şeyi biliyor, 20 yasında babam hiçbir şey bilmiyor, 30’lu yaslarda babam bir şeyler biliyormuş, 40 yasından sonra babam her şeyi biliyor ve sonrasında da
“ah keşke yanımda olsaydı” diye. Doğru mu hatırladım bilemiyorum fakat algımız gerçekten de böyle. Anne, baba üniversite okumamış olabilir ama yasam tecrübelerini göz ardı etmemek her zaman önemli. Hayır, denilecekse bile saygı çerçevesinde olmalı.

Ailenin yapısından, geleneklerinden kaynaklana baskı gençlerin üzerinde çok fazla. Kuşak çatışması da deniliyor. Fakat gelin görün ki kimse çocuğa çocukluğunu, büyüklere de bilgi eksikligini fark ettirecek sekilde hatırlatmalarda bulunmuyor.Dar çerçevede doğdugnuz aile ve sizin kurduğunuz aile ayrı önem taşıyor. Esiniz, çocuğunuz, ya da çocuklarınız. Evliliği sadece sol parmağa takılan yüzük olarak görmediğinizden eminim.Çocuklarınızı da bir biyolojik zincirin halkası gibi görmezsiniz. Büyük bir sorumluluk nesli
devam ettirmek. Bu doğallığın verdiği güç ve huzur çok farklı.

Bazı noktalara dikkat çekelim;

- Hem doğduğunuz ailenin bireylerine, hem de kendi çekirdek ailenizin bireylerine zaman ayırın, iletişiminizin, ilişkinizin ölene kadar ayrılmaz bir parçası olsun. Anne babanız vefat ettikten sonra hatırlamayın sevginizi. Yasarken hissedin, hissettirin. Toplamda biz de, onlar da en fazla ne kadar yaşayabiliyoruz ki.
- Sosyal networkünüzün en önemli listesinde aile yakınlarınız olmalı. Para ve şöhret için kurulacak ilişkilerden daha önemli olduğunu anlatmaya gerek yok.
- Çocuk eğitimi konusunda gerçekten bilgi alın. Aman ne olacak demeyin. Okuyun, öğrenin,eğitim alın, beyin fırtınası yapın. Bir toplumun inşasına iyi ya da kötü etki yapabileceğini unutmayın.
- Ailenizi dinleyin, ama baskısı altında ezilmeyin. Düşündüklerinizi doğru şekilde aktarın,anlayacaklardır.

Geniş çerçevede Akraba çevresi de bir çok aileden oluyor. Fakat kan bağı var. Ya da aile dostlukları ile daha da genişleyen bir çevre. İnsanlar yaşam telaşına düştükçe bırakın akrabaları, eşine dahi zor zaman ayırır hale geliyor. Aslında o ortamda büyüdüğümüzü ve her birinin bizim için ayrı bir yeri olduğunu hatırlasak. Yaşamdaki en doğal desteğin ilk önce onlardan geleceğini bilsek. “Aman,yararından fazla zararı var, hep kavga” diyenler vardır eminim. O zaman herkes yeni bastan sülale kurmaya çalışsın. Mümkün mü? Önce kendimize, sunduğumuz faydaya, saygıya, iletişim kanallarımıza bakalım lütfen.

Ailenizi de, akrabalarınızı da ayrı bir sosyal ağ olarak sürekli inceleyin takip edin derim. İs dünyasındaki CEO’lardan çok daha değerli olduğunu göreceksiniz. Sorularınızı, sorunlarınızı,hedeflerinizi paylasın. Onlar da paylaşacaklardır. Ve dayanışmanın gücü iç huzurunuza yansıyacak.

Dostlarınız

2009’da herkesin her sabah kendisine su soruyu, su ayrıntılarda sormasını rica ediyorum.

- Dost diyebileceğim gerçekten kaç dostum var? Ailenizin haricinde tabi ki.
- İlk soruya cevabınız hayır ya da çok az ise dost olabilmek ve dost kazanabilmek için ne yapıyorum sorusunu iyi bir düşünün. Bir kez değil sürekli.
- Bu kişilerle en son ne zaman, nasıl iletişim kurdum?
- Dostluk adına ne fayda sağladım?
- Bu dostlarımı kime tavsiye ettim? Onların güzelliklerini kime anlattım?
- Arkadaş ve dost kavramlarının farklarını biliyor muyum, yoksa bazen yanılıyor muyum?
- Sosyal network diye takip etmek için saatler harcadığım internette dostlarımın takibi için ne yapıyorum?

Bu soruların cevapları bir çok kişiyi yorar, eminim. Yalnızlığı sevebilirsiniz ama gücün tek basına sizde olmadığını bilin. “Çok fazla sosyal bir tip degilim” diyebilirsiniz ama çevrenizde sizi gerçekten fedakarca seven, saygı duyan, destekleyen birkaç insan olması gerekiyor. Zor zamanlar için değil sadece, her zaman.

Arkadaş çevreniz
Çocukluğumuzda da büyüklüğümüzde de yaşamımızı etkileyen en büyük faktörlerden biri.Sosyalleşme sürecinde ne de çok şey görüyor, örnek alıyor ve öğreniyoruz onlardan. Ne ailemiz,ne eğitimimiz düzeltemiyor bazen öğrendiğimiz kötü şeyleri, alışkanlıkları. Ama olmadan da olmuyor. Önemli olan seçici olmak, doğru kişilerle iletişimde kalmak, ise yaramayanları elemek.

Büyük çocuklara, 2009 için su gibi önerilerim olacak arkadaş çevresi ile ilgili.

- Kişisel markalaşmanıza en fazla katkısı olan kişilerle iletişiminizi devam ettirin. Faydası olacak kişilere de açık olun.
- Kontrollü olacağım diye de duvar olmayın. Hangi arkadaşlığın size ne getireceği belli olmaz.
- Maliyetleri ve getirilerini hesaplayın. Zamanınızın ve enerjinizin ne kadarını kimlere ayırıyorsunuz?
- Is yasamındaki arkadaşlıklara dikkat edin. Çıkar ilişkileri sessiz ve sinsi olur.
- Farklı kisilik ve uzmanlık alanlarına sahip kişilerle tanısın. Entellektüel bilgisi ve merakı çok olanları tercih edin. Bu size çok şey katacaktır.
- Herhangi bir anlaşmazlıkta saygıyı kaybetmeden, kapıyı da tam kapatmadan nötr hale geçin. Ama uzlaşmaya, hoşgörüye, barışa açık olun.
- Sizi yansıtmayan, ve size güzellikle yansıtmayan arkadaş çevreniz yalancıdır ve yabancıdır.Israr etmeyin, azaltın ve farklılaştırın.
- İnternetteki sosyal ağlarda irtibata geçtiğiniz herkesi arkadaş zannetmeyin. Gerçek dünyadaki mesainize bakmadan karar vermeyin.
- Herkes arkadaş adayı, her arkadaş da dost adayı gibi durur ya da siz öyle düşünebilirsiniz fakat öyle değildir.

Sosyal ağınız
Son yılların moda ifadesi. Özellikle internet üzerinde oluşturulan sosyal medya alanları. Sunu unutmayalım ki hiç bir proje gelir modeli olmadan yatırım yapılmaz. Bir fayda sunar, verim getirir ama neticede isin adı ticarettir. Sadece yapanlar ihtiyacı fark etmiştir, ihtiyacı olanlar da takılmaya baslamıştır o kadar. Ama aktif olarak verimli şekilde kullanan, gerçekten de sürekli
iletişimde olan üye sayısı büyük projelerde bile az olur.

Facebook ya da Linked-in, Xing olmadan önce sosyal ağımız yok muydu? Tabi ki vardı. Ama bize daha geniş bir dünya ve takip, iletişim imkanı sundu. Bazıları için ise arkadaş bulmak, aylak aylak muhabbet etme servisi oldu.
Aileden baslayarak dost, arkadaş v.s. iletişim kapsama alanınıza giren her birey sosyal ağınızın bir parçası haline geliyor aslında. Ama her birinin kategori özellikleri farklı ve ona göre yöntemler geliştirmek gerekiyor.
İlerleyen dönemlerde kişinin kendi düşünce networkünü, aile ve akraba networkünü de takip edebileceği uygulamalar olacak. Daha özel, lokal ve aidiyet duygusuna bağlı networkler oluşacak.Internet ya da mobil uygulamalar da buna hizmet edecek.

Hem genel anlamda hem de web üzerinde sosyal ağ deyince dikkat edilmesi gereken bir şeyler var;

- Sosyalleşmenin kriterleri herkese göre farklıdır. Kendinizi hiçbir ticari modelin kalıplarına hapsetmeyin.
- Networkünüzdeki kategorileri ve takip yöntemlerinizi ( tabi web uygulamaları yardımıyla)kendiniz seçin, oluşturun. Otomatize olan yapılar henüz çok az, kağıt kaleme ihtiyaç duyabilirsiniz.
- Yalnızlığın güçsüzlüğünü bilin ve çevrenizdeki değerleri bu şekilde sürekli keşfedin.
- Niceliğe değil niteliğe önem verin.
- Sosyal olacağım diye o toplantı senin, bu konferans benim, şu eğlenceyi kaçırmayayım diye kendinizi heba etmeyin. Uzun bir zaman sonra fark ederek kendinize döndüğünüzde bir şeyleri yerinde bulamaz ve yeniden inşa etmek zorunda kalırsınız.
- Internetteki sosyal medyada tanıştığınız önemli kişi ve kurumlarla birlikteliğinizi gerçek hayata taşıyın.
- Hedef para kazanmak olabilir, normaldir, bir çok kisi için de öyle olur ama herkesi dolar görerek saldırmayın.
- Açık olun ama hemen açılmayın. Hep sıfır noktasından yola çıkın. Sıcak kanlı olmakla arasında ince bir çizgi var.
- Ne küçümseyin ne de kendinizi küçümsettirin. Burun seviyelerine kurban gitmeyin.
- Doğru kişilerle “İlk fayda” teorisi ile iletişime başlayın. Doğru ise bu ilişkinin katma değeri dostluğa kadar gider.
- İletişim kanallarınızı ve ne sıklıkta kullandığınızı ölçün. Ama söyle birlikte güzel bir şeyler yemek, içmek, yüz yüze muhabbet gibisi yoktur.
- Ne kendi algılarınıza, ne de arkadaş algısına hemen inanmayın. Üç düşünün bir adım atın.



KAYNAK:MARKA SİZSİNİZ,MURAT ESENLİ




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hesabı olmayan dostlar yorumlarında Anonim seçeneğini kullanmalıdırlar.